Aggks

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Nerede O Seven Kadınlar?

Bu şehirde ne var biliyor musun?
Sahtelik.. 
Sayfalar, satırlar, kalpler, gülümsemeler..
Şöyle bir etrafıma bakıyorum.
Rakı kadehleri, itin köpeğin oyuncağı olmuş.
Gülümsemenin inceliği bir zevk için harcanmış.
Sevmek ezikliğe, şiir entelliğe girmiş.
Adamlık kelimesi geceleri kahkahaları bir kargayı andıran kadınların ağzında sakız olmuş.
Ne sevmenin anlamını bilen var. 
Ne de adamlığın ne demek olduğunu...





Bana soruyorlar "Neden aşık olamıyorsun?" diye.


Söylesene, gözlerinde kaybolduğun bir vakit, gülümsediği anda yüreğinde hissettiğinde, rakı kadehini kaldırırken ki zarafetinde, sessizliği ile büyüklerini selamladığı anda Neşet Ertaş'ın, Muazzez Ersoy'un sözlerinde derin derin sana bakarken ince sesiyle bir melodi vurgulayarak seni yüreğiyle öpüyorsa ve her öptüğünde ona söyleyemediğin sözlerini yüreğinle söylemeye başladıysan, her dokunuşuna bir şiir yazıyorsan ve tam o anda bu renksiz dünyaya tekrar gözlerini açıp, bunların bir rüya olduğunu anlıyorsan, pencereni açıp yaşadığın dünyada sövüyorsan, aşık olmaya inanır mıydın? 


Şu vefasız hayatta ne var biliyor musun?

Herkes gider birilerinin hayatından. Kimi acı verir. Kimi ana avrat düz gider. Değişmeyen bir şey varsa gidenin arkasından bıraktığı klasik cümleler. Bu veda cümleleri o kadar saçma ve beş para etmez cümlelerdir ki, bir sigara verse, hadi eyvallah dese o kadar anlamsız olmaz. En azından gidişinin ardından bir sigara yakarız. 

En çok ne koyuyor biliyor musun? 


Giden gidiyor, kalan hiçbir şey hissedemiyor. 
Giden ardından bir insan bıraktığını zannediyor ama; Giden ardından acı bırakır.
Gözyaşları bırakır.
Saat 3.45'te yakılan bir sigara,
Arka arkaya sıralanmış 70'lik rakı,
Hiç okunmamış şiirler,
Hiç söylenmemiş şarkılar bırakır. Bu adamlar bir daha ne sevebilir ne de bir umut yeşertebilir. 
Giden ise artık bir başka adamın gülümsemelerinde yeni hayatını heyecanla yaşamanın mutluluğunu hisseder.
Geriye ne kalır?
Boş.

Yalnızlık ne zormuş böyle.
Yıllar geçiyor, sen sahte bir maskenin altında yeni bir yaşam kurmaya başlıyorsun. 
Her gece o maskeyi acıyarak çıkartıp benliğini sorguluyorsun.
Bitmiyor. Her gece, her saat, her an, yanı başından ayrılmıyor.
Ne sevebiliyorsun, ne de yüreğini avuta-biliyorsun. 

Gözlerinin görebildiği kadar karanlık,
Acıyı hissedebildiğin kadar yalnızlık,
Gözyaşlarını tutabildiğin kadar çaresizlik varken benliğimde,
Söyle bana ne için gerekliydi sevmek? 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar.